28 Ağu 2011

SES / Cevat Çeştepe





geçit vermez dağların, geçit açmış tünelleri
nasıl duymayı beklerse lokomotif seslerini
ben de işte öyle bekliyorum senin sesini...
bazen sırtüstü uzanıp, gözlerim gökyüzünde
ya da kulağımı dayayıp, paslı raylar üzerine
gelecek mutlaka, gelecektir diye...

...

ah benim sevdiğim,
ah benim üstüne akşam güneşi düşmüş yamacımda açan, dağ çiçeğim
şimdi çaldığı ıslıkla kimi çağırdığını bilmediğim, bir orman sabahında
yerlerde mevsim örtüsü, iğne yapraklı ağaç dallarında seni arıyorum,
çifte kavrulmuş yalnızlığımla.

/bir dalın daha basıldı üstüne duydun mu, ben değilim deme üzülürüm/

ah benim iki gözüm,
ah benim hayırlara yorulmaz düşlerimin çözümsüzlüğü, kördüğümüm
bir tutku kamçısı şaklayıp yüreğimde, uyanınca geceleri kan-ter içinde
alfabesiz kalemimle boş bırakılmış, kareleri oluyorsun bulmacalarımın
çaresizliği tazelenen sensizliklerimle.

/soldan sağa iki değil kapının ardında biri var, sen değilsen girme içeri/

işte böyle canımın içi,
işte böyle bütün sazlarımda senin notalarına vuruluyorum, mızrap gibi
ama ne akortsuzluğum umurumda, ne de anlaşılmaz oluşu sözlerimin
bir şimşek olup tam ortasından, çevirmezsen eğer gecemi gündüzüme,
bil ki mavisi bile ölecektir denizlerimin.

/sahi, sen bana hiç tarif etmemiştin, bu emzirdiğine mi benzer kıyamet/

vay sesi deli hasret,
vay sesi hele şu kara kış bir geçsin de bahar gelsin diyen, ağır esaret
bak bahar geldi de geçti bile, rengi solan dallar ve kuşlardan biliyorum
görüyorum denizler dalgalarda boğuluyor, bulutlar gökyüzünde intihar
ben su verilecek çelik gibi, sesini bekliyorum.

...

kayıp ada koylarının, koynundaki kayıp sular
benden size geliyor bu fısıltılar, bu çığlıklar
siz de duyun dağlar, taşlar, ormanlar...
yıldızları kaybederken, gecenin karanlığında
kimsesiz yakamozları boğarken, derin sularda
belki bir ses, haydi bir ses... olur ya...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder